Sosyal Fobi Utangaçlık Değildir
Sosyal Anksiyete Bozukluğu (SAB) olarak da bilinen Sosyal Fobi, sadece aşırı utangaçlık değildir.
Pek çok insan, özellikle yeni durumlarda veya tanıdık olmayan insanlarla bir miktar utangaçlık ve rahatsızlık hisseder. Ancak bu durum bir süre sonra ısınıp rahatladığınızda genellikle tolere edilebilir. Utangaçlığın aksine, bu tür koşullar, sosyal ortamlarda veya performans ortamlarında rahatlamayı neredeyse imkansız bulan SAB hastaları için dayanılmazdır.
Aslında, SAB olan kişilerin tipik olarak arka plana çekildikleri, genellikle sessiz oldukları, sosyal olarak silik olma eğiliminde oldukları ve genellikle kendilerini izole ettikleri inancı bir efsanedir. Elbette bu tür özelliklere sahip sosyal kaygı hastaları da vardır. Bununla birlikte, SAB ile tedavi edilen hastalar arasında sosyal olarak oldukça yetkin görünen kişiler, okulda popüler çocuklar ve ergenler ile yıldız sporcular bile vardır.
Sosyal Anksiyete Bozukluğunun Özellikleri
Bu sosyal olarak yetkin, popüler bireylere SAB tanısı nasıl konur? Sıklıkla yanlış anlaşılan bileşen “performans” koşuludur.
Sosyal anksiyete hastaları, performans sergilemek zorunda kaldıklarında reddedilmekten, eleştirilmekten, yargılanmaktan veya olumsuz olarak algılanmaktan yoğun bir şekilde korkarlar. Bu varsayılan olumsuz sonuçlar sosyal durumlarda ortaya çıkabilse de, tüm sosyal ortamlar performans göstermenizi gerektirmez.
Bu nedenle, sosyal anksiyete bozukluğu olan bir birey, performans sergilemek zorunda kaldığında (örneğin, bir konuşma yapmak, bir resitalde piyano çalmak, bir futbol müsabakasında bir gol atmak gibi) onaylanmama olasılığını hayal edene kadar sosyal olarak sofistike olabilir. Bu nedenle, sosyal fobi sadece utangaçlık anlamına gelmez.
Ters Narsisizm
SAB olan bireyler “ters narsisizm” dediğim şeyi yaşarlar. Narsist bireyler şişirilmiş bir benlik duygusuna sahip olup, spot ışıklarını kendilerine yönlendirirken, sosyal kaygısı olan insanlar sönük bir benlik duygusuna sahiptir ve bu yanıltıcı spot ışığından kaçınırlar.
SAB hastaları, yapılan herhangi bir hataya (gerçek veya hayali) yönelik hazır eleştirilerle tüm dikkatin kendilerine odaklandığına inandıklarından, ne pahasına olursa olsun sosyal ya da performans durumlarından kaçınmak için genellikle çok çaba harcarlar. Kaçınılmazsa; kalp çarpıntısı, hiperventilasyon, terleme, mide bulantısı, baş dönmesi, baş ağrısı ve karın ağrısı gibi fizyolojik reaksiyonlara yol açabilen ve hatta panik atakla sonuçlanabilen yoğun bir kaygı yaşarlar.
Sonuçları Nelerdir?
SAB ve utangaçlık arasındaki en önemli ayrım, sosyal anksiyete bozukluğunun sadece sosyal olarak değil, kişinin işlevselliği de bozmasıdır. Yetişkinlerde, sosyal kaygı kişinin iş işleyişini ile verimini bozabilir ve aile hayatında çatışmalara neden olabilir. Çocuklarda sosyal kaygı; akademik olarak başarılı olmaya, okula devam etmeye, sosyal hobilere ve arkadaş edinmeye engel olabilir. Ayrıca, sosyal anksiyete hastalarının özgüven eksikliği, zayıf atılganlık becerilerine neden olarak sıklıkla depresyon, anksiyete bozuklukları ve alkol-madde bağımlılığı gibi diğer psikiyatrik durumlara yol açar.
Etkili Tedavi Nedir?
Başarılı bir tedavinin en önemli öncüsü psikoeğitimdir. Hasta ve aile üyeleri veya ilgili kişiler bozukluğun kısır kaçınma-pekiştirme döngüsünü anladıktan sonra, Bilişsel Davranış Terapisi (BDT), SAB için kanıta dayalı en etkili tedavidir.
BDT, hastalara endişeli hissetmelerine neyin neden olduğunu öğretir ve endişeyi kontrol etmek için araçlar sağlar. Hastalar, gevşeme ve farkındalık eğitimi, rol yapma ve sosyal beceri eğitimi yoluyla etkili beceriler öğrenirler. Sistematik maruz kalma, hastaların korkularıyla yüzleşme yeteneklerini arttırırken, bilişsel yeniden yapılandırma onlara kaygıya katkıda bulunan olumsuz düşünme kalıplarını tanımlamayı öğretir.