Günümüzde Y kuşağı ve gençlerin önemli bir yüzdesi, üniversitede başarılı olmalarını zorlaştıran zihinsel sağlık sorunlarıyla yaşıyor. Bu sorunlarda, son birkaç yılda geometrik bir artış oldu ve on yıl kadar kısa bir süre önce öğrencilerin kendilerinden bekledikleri ile bugün öğrencilerin bekledikleri arasında büyük bir uçurum oluştu. Ruh sağlığı uzmanları, bugün gençlerin büyük bir baskı altında olduğunu ve yeni dijital çağda geçmiş nesillerin aynı şekilde mücadele etmediği zorluklarla karşı karşıya olduklarını kabul ediyor.

Üniversite Öğrencileri Neden Mücadele Ediyor?

Üniversite öğrencileri sadece akademik olarak değil, fiziksel ve sosyal olarak da mükemmellik için çabalıyorlar. Herkesin başarılarını sosyal medya platformlarında sergileme olgusu, herkesin "her şeye sahip" gibi görünmesini sağlamaya çalıştığı bir atmosfer yarattı. Bu yüzden başarı ile kişinin zihinsel, fiziksel, ruhsal ve sosyal durumu arasında dengeli olması bekleniyor. Tüm bunlarda, kendilerine gereğinden fazla yüklenen, her başarıyı vasatın altında gören ve başkalarıyla anlamlı bağlantılar kurmakta zorlanan bir genç toplumu yarattı. Sosyal beceriksizlik, başarısızlık korkusu ve düşük benlik saygısı; anksiyete, OKB, kronik depresyon ve intihar düşüncesi dahil olmak üzere zihinsel sağlık koşullarındaki sorunlarla birlikte artıyor. Ruh sağlığı koşulları sadece üniversiteyi daha da zorlaştırmakla kalmıyor aynı zamanda üniversiteyi bırakma oranları her geçen yıl daha da artıyor.

Düzenli olarak internet kültürüyle büyüyen bir üniversite öğrencisi, her gün mükemmel hayatlara sahip insanların görüntüleriyle dolu sosyal medyayı görüyor. Doğal olarak öğrenciler hayatlarının her alanını bu cephelerle karşılaştırmakta ve bu da karşılamaları veya aşmaları gerektiğini düşündükleri gerçekçi olmayan ve sağlıksız beklentiler yaratmaktadır. Kimse geride kalmak istemez ve kaybetme korkusu hiç bu kadar büyük olmamıştı. Belirtildiği gibi, bugün üniversite öğrencileri sadece akademik baskılarla karşı karşıya değil, aynı zamanda öğrencilere geçmişte olduğundan daha büyük ve daha sık bir şekilde saldıran bir dizi sosyal, fiziksel, politik ve manevi baskıyla da karşı karşıya.

Rakamlar Ne Diyor?

Bir araştırmaya göre, üniversite öğrencileri arasında en yaygın psikolojik sorun anksiyete olup vakaların %41,6'sını oluştururken, depresyon ikinci sıradadır. Depresyon, Amerika Birleşik Devletleri'nde üniversite ruh sağlığı hizmetlerine başvuran vakaların %36.4'ünü oluşturur. Bu iki durumun yaygınlığı anlaşılabilir. Öğrenciler, 15 yıl önceki çağdaşlarından çok daha fazla baskı altındalar. Üniversiteye gitmenin mali yükü hiç bu kadar büyük olmamıştı ve mezuniyet sonrası ekonomik kaygılar, başarılı bir şekilde mezun olmayı başaran öğrencileri ufukta ürkütücü bir şekilde bekliyor. Bu durum, yukarıda bahsedilen sosyal baskılarla birleştiğinde öğrencilerin akademik mükemmellik arayışında çalışmalarına odaklanmayı neden zor bulduklarını anlamak zor değil.

İronik olarak, öğrenciler, etkileşimde bulundukları internet platformlarının son derece 'sosyal' doğasına rağmen anlamlı sosyal ilişkiler geliştirmekte zorlandıklarını bildirdiler. Öğrencilerin yüzde 35,8'i kalıcı bir bağlantı kurmakta veya hem platonik hem de başka türlü arkadaşlıklar kurmakta sorun yaşadığını bildiriyor.

2009'dan bu yana, ruh sağlığı tedavisi arayan üniversite öğrencilerinde %30'luk bir artış oldu ancak çeşitli sebeplerden dolayı bunların yalnızca %25'inden azı ihtiyaç duydukları yardımı alabilecek.

Çeşitli anketlere göre, kampüslerde cinsel istismar oranları artıyor. Okul arkadaşları,diğer arkadaşları veya aileleri tarafından istismara uğrayan öğrencilerin sayısı giderek artıyor.

Öğrencilerin uyuşturucu ve alkole düşkünlük gösterme eğilimi giderek artmaktadır. Bu durum, altta yatan sorunlara yardımcı olmayan bir zihinsel rahatsızlık eğilimi yaratır.

Hayal kırıklığı ve bu öğrencilere sunulan psikolojik ve psikiyatrik yardım oranının düşük olması nedeniyle kampüslerdeki intihar oranı da giderek artıyor.

Eyleme Geçme Çağrısı

Kampüste ruh sağlığı tedavisi almak isteyen öğrenci sayısındaki artış, durumun ciddiyetini ortaya koymaktadır. Bu yine de iyi bir şey çünkü üniversite öğrencilerinin yardım istemekten korkmadıklarını gösteriyor. Umuyoruz ki, bu ruh sağlığı sorunlarına ilişkin artan farkındalık, ülke genelindeki üniversitelerde etkili ruh sağlığı programlarının hızla geliştirilmesine yol açacaktır. Öğrenciler, mücadelelerinde kesinlikle yalnız olmadıkları için konuşma terapisine, gerektiğinde ilaç tedavisine ve destek gruplarına erişebilmelidir.

Destek Almak

İhtiyaç duyduğunuzda psikolojik ve psikiyatrik destek almaktan çekinmeyin.
Psikiyatri Uzmanı Seher Çakmak Kadıköy İstanbul’daki muayenehanesinde üniversite öğrencileriyle çalışma konusunda deneyimlidir ve kampüste uygun tedavi imkanı bulamayan öğrencilerle de çalışmaktadır.