Psikotik Bozukluk
Psikotik bozukluk, kişinin gerçeklik algısının bozulduğu ruhsal hastalıkları tanımlamak için kullanılan genel bir tanıdır. Psikotik hastanın düşünceleri, muhakeme yeteneği, dünyayı ve gerçekleri algılayış şekli, duyguları, davranışları ve konuşmalarında sorunlar görülmektedir. Psikotik bozukluk içerisinde şizofreni, hezeyanlı bozukluk, şizoaffektif bozukluk, madde veya ilaç kullanımına bağlı psikotik bozukluk gibi hastalıklar mevcuttur. Önemli bir bölümünü şizofreni hastaları oluşturmaktadır. Her bir hastalığın kendine özgü belirtileri olmakla beraber ortak belirtileri de mevcuttur.
Şizofreni; halüsinasyonlar, hezeyanlar, dezorganize konuşma, ileri derecede dezorganize ya da katotonik davranışlar ve negatif belirtilerden en az ikisinin bulunmasıyla karakterize olup belirtilerin en az 6 aydır görülmesi gerekir. Paranoid, dezorganize, katotonik, ayrışmamış ve rezidüel alt tipleri mevcuttur.
Hezeyanlı (sanrılı) bozukluğun en belirgin özelliği hezeyanlardır. Genellikle 35-40 yaşlarında başlar. Hezeyan, diğer insanların inanıp inanmadığına bakılmadan, doğru olmadığı yönünde açık ve kesin kanıtlar olmasına rağmen devam eden ve değiştirilemeyen yanlış inançtır. Hezeyanın içeriğine göre; kötülük görme dinsel, kıskançlık, erotomanik, somatik gibi alt tipleri vardır.
Şizoaffektif bozukluk hem şizofreni hem de duygudurum bozukluğu belirtileri gösteren hastalar için kullanılan bir tanıdır. Temelde şizofreni süreci ve belirtilerinin olması ancak bunun üzerine duygudurum bozukluğu belirtilerinin eklenmesi gerekir. Şizofreni, mani ve depresyondaki tüm belirtiler izlenebilir.
Psikozun tipik bir başlangıcı yoktur. Bazı hastalarda akut ve alevli bir şekilde başlarken, bazılarında daha sinsi ve yavaş başlayabilir. Genellikle kişinin ilk ataklarından önceki yıllarda ortaya çıkan bazı hafif uyarıcı nitelikte belirtiler olabilir. Çoğu zaman yavaş yavaş ortaya çıkan arkadaşlardan ve aileden uzaklaşma şeklinde sosyal izolasyon, okul başarısında düşme, konuşma miktarında azalma, etkinlik ve aktivitelere karşı ilgisizlik görülebilir.
Psikoz atakları sırasında, olmayan sesler duyma veya görüntüler görme gibi işitsel ve görsel halüsinasyonlar, takip edildiği veya özel görevlerinin olduğu şeklinde hezeyanlar, dağınık ve anlamsız konuşma ve davranışlar görülebilir. Uzun süre banyo yapmama veya kıyafetlerini değiştirmeme gibi öz bakımda ciddi bozulmalar, uyku ve iştah sorunları olabilir. Din ve felsefe gibi soyut konularla aşırı düzeyde ilgilenmeye başlama, yerinde duramama, huzursuz bir şekilde evin içinde gezinme gibi aşırı hareketlilik, alınganlıkta artış, kimse ile görüşmek istememe veya dış dünyadan kopma şeklinde görülen sosyal hayatta gerileme, ilgi gösterdiği aktiviteleri, etkinlikleri ve hobilerini yapmak istememe, sorumluluklarını yapmama gibi belirtiler görülebilir. Hastanın duygularını ifade etmesinde azalma olabileceği gibi olaylarla orantısız bir şekilde öfke patlamaları veya ağlama atakları görülebilir. Ataklar esnasında görülen belirtiler hastadan hastaya değişmekte olup yukarıdaki belirtilerin değişik kombinasyonları şeklinde ortaya çıkmaktadır.
Psikotik bozukluk, genellikle ataklar halinde görülür. Tedavi ile ataklar kontrol altına alınabilmektedir. Bazı hastalarda iyilik döneminde atak belirtileri geçmiş olsa da durgunluk, sosyal işlevsellikte azalma, içe kapanma gibi kalıntı belirtiler görülebilir. Hastalık nedeniyle bazı sekonder sorunlarda yaşanır. Hastalar çevre tarafından dışlanmaktan, etiketlenmekten (stigmatizasyon) korkabilir. Hastalarda akademik başarıda düşüşün yarattığı kaygı, yeniden atak geçirmekten korkma veya tüm bunlardan utanma görülebilmektedir.
Psikotik bozukluğun tedavisi antipsikotik ilaçlarla yapılmaktadır. Tedavide amaç; atakların kontrol altına alınarak, kişinin iyileşme döneminde işlevselliğini arttırmak, hastalığı hakkında hastayı ve ailesini bilinçlendirmek, hastanın yaşadığı duygusal yükün azaltılması, sosyal, akademik ve gündelik yaşam becerilerinin arttırılmasıdır.